Dünyanın oluşumundan ve ilk insanın yaratılışından bu yana
insanoğlu doğaya karşı sürekli bir merak ve doğayı anlamlandırma çabası içinde
olmuştur. Ve bu yönde yaptığı bütün
araştırma ve çalışmalardan elde edilen birikim coğrafyayı bir bilim haline getirmiştir.
İnsanlar yaşadıkları dünya hakkında bilgi edindikçe onu anladıkça bu birikimini
yaşam seviyesini artırmada kullanmış ve dünyayı daha yaşanır bir hale getirmeye
çalışmıştır. Coğrafyanın, coğrafya bilmenin yaşamı kolaylaştırdığı inkar
edilemez bir gerçektir. Dünya üzerindeki her yer yaşamaya elverişli değildir.
Ama coğrafya bize yaşanacak yer konusunda iklim, bitki örtüsü, yer şekilleri
gibi konularda bilği verdiği için işimizi kolaylaştırmıştır. Ama bütün bunlara
rağmen bütün insanlar doğayı anlama, gerekse onu iyileştirme konusunda aynı
zihniyetten değiller. Günümüzde doğanın değerini bilmeyen ve onu tahrip eden
bir çok insan vardır. Bu konuda ki eksikliğin coğrafya biliminin öğretiminden
kaynaklandığını düşünüyorum. İnsanlar doğa hakkında ilk bilgileri okulda
öğrenmekteler. Ve bu konudaki en büyük eksikliğin yerinde öğretim yapılmaması
olduğunu düşünüyorum. Coğrafya canlı kanlı bir bilimdir. Yani bin bir çeşit yer
şekilleriyle, akarsularıyla, şelaleleriyle, gölleriyle. Dolayısıyla insanlara
bütün bunları anlatırken aynı zamanda göstermek de çok gereklidir. Çünkü kim
olursa olsun görmediği bir güzelliği sevdirmek ve onun değerli olduğu bilincini uyandırmak zordur.
Coğrafyanın bu konuda eksik olduğunu düşünüyorum. Ama bütün bunlara rağmen,
insan merak ettikçe, sorulara cevap aradıkça Coğrafya bir bilim olarak hayatta
ki yerini muhafaza edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder